27 Ağustos 2016 Cumartesi







ALEVİ İNANCINDA ABDEST

“Tarikat Abdesti”       

AB: Su
DEST: El
Dilimize Farsçadan geçme olan AB ve DEST sözcüklerin birleşimden Abdest ve Gusül konusuna Alevi inancı içindeki erkânlardaki yeri hakkında bilgi;

Ab ve Dest Kelimelerinin birleşiminden oluşturulmuş ve dilimize Farsçadan geçmiş olan ELSUYU kelimesinin içerdiği sözlük anlamıyla bedenen yapılacak bir temizliği ifade etmektedir.

Alevilik, şekilciliği reddeder, bu bakımdan da bu hususlar Alevi inancında “Abdest ve Gusül” gibi şekli kurallara bağlanmamıştır. Ayrıca; temizlenmek için temizliği çeşitli dini kurallara bağlı kalmak da bağlamakta gerekmez.
Temizlik; aynen ibadet etmek için veya günlük yaşama devam etmenin de bir gereğidir.

Alevilikte önemli olan özdür. Alevilikte dış temizlik ve iç temizlik birlikte telaffuz edilir. Temizlik Zahiri ve batini olarak (içsel ve dışsal) temiz olmak şeklinde algılanır.

Açık olan şu dur ki. Alevi inancında fiziki bir temizliğin yanında bir içsel temizliğinde şart olduğudur.
İbadetin her türlüsü Alevilikte Hakk ile insan arasındadır. Hakk, insanın özündedir.

Hakk insanın ne yaptığına değil, ne yapmak istediğine bakar. Dolayısıyla temizlenirken de ağzına kaç kere su götürdüğü ile değil, yaptığı işteki samimiyete, yaptığı işin özüne bakar.
İnanç Hakk ile kulu arasındaki rıza akdidir.
Şeriat abdesti su ile olur akar gider, Tarikat abdesti Pir elinden alınır.

Hünkâr Hacı Bektaş Veli bir sözünde diyor ki: “Eliniz ayağınız kirliydi, suyla yıkadınız gitti. Ya aklınız kirlenirse o zaman ne yapacaksınız.
İşte bu manada aklı temiz etmenin adı manası Alevilikte, “Alevi Yolu”, inancıdır.

Yunus'un dediği gibi:

Asıllardan asıl nedir

Gusüllerden gusül nedir

Şeriatta su pak eder

Tarikatta gusül nedir

Alevi inancında her konusunun iki anlamı vardır. 1- Zahiri (görünen-dışsal) 2-Batini (görünmeyen-İçsel) anlamlarıdır.
Bugünlerde özellikle abdestin bu iki anlamı da bilinmesine rağmen bazı inanç gruplarında çoğunlukla abdestin zahiri (dışsal/görünen) kısmı daha öne çıkarılmaya şekilsel, uygulamaya yönelik bir Sünni İslam inancı dayatılmaya çalışıldığı açıktır.

Alevilikte abdestin zahiri (görünen/ dışsal) yönü yanında asıl Batini (içsel/görünmeyen) kısmı daha çok önemlidir. Esas abdestin anlamı orada gizlidir işte tamda bu yüzden de abdestin zahiri bu bakımdan önemi bir kat daha artmaktadır.

Hz. Muhammed ;“Temizlik imandan gelir” sözüyle de imanın en önemli kısmının temizlik den geçtiğini işaret etmiştir, ama manada (Batini) hangi temizliği işaret etmektedir. Bize önemli olan göre bedenen dış temizliği işaret etmek kadar iç beden, gönül, ruh temizliğini işaret etmektir.

Alevileri işte dış bedensel temizliklerine önem (ibadete-ceme başlamadan önce) verdikleri gibi en önemlisi olan, ruh temizliğine, abdestine bu manada daha çok önem verirler. Bunu da inançları gereği ibadetlerinin dışında da yerine getirmeye gayret ederler. Beden temizliği ise sosyal hayatın bir gereği olarak zaten yapar.

Alevi inancında ibadete başlamadan önce bedenin dışının temizlenmesi, yıkanmak esastır. İbadet esnasında ibadette bulunan diğer insanların bu kurala uyması beklenir.

Dört kapı, Kırk makamının, ilki olan Şeriat kapısının on makamından biri de “Temiz giyinmektir.

Alevi inancında, Hakk insanda tecelli etmiştir. Yani insanın özünde Tanrı vardır. İnsan Yaratanın en öz, en saf parçasıdır. Bu durumda insan dış yani zahiri bedenini şeriat´a göre temizlense bile sadece dış bedenini temizlemiş olacaktır ki bu manada tam bir temizlikten söz edilemez.

Vücut dediğimiz beden, ten ölümlüdür, hâlbuki Hakk´ın parçası, özünden olan can ölümsüz olup ona geri dönecek olan asıl kalıcı olan Can´dır. Bu durumda içsel yani batini olarak; Can’ı besleyen tarikat abdesti daha önemli değil midir?

Beyt-ül mamur dediğimiz gönül evimizin temizliği dış temizlikten kat kat hatta ondan çok daha önemlidir. Bir şeyin dışını temizleyip içini pis bırakmak o şeyin temiz olduğunu göstermez, ispatlamaz. İşte insanların asıl anlayıp, kavraması gereken budur.

Eğer bunu anlayıp, kavrayamaz ve işin bu boyutunu yerine getiremezlerse, ne aldıkları abdestle ne de yaptıkları ibadetle Hakk´a ulaşamazlar. Aldıkları abdest ve yaptıkları ibadet zahiri olur ve şekilcilikte kalır.

 Bununlada yetinerek ömürleri boyunca ibadet yaptıklarını zannederler.
 İnsanlar yanlış yollardan giderek, her türlü haksızlıkları yaparak, ahlaksızlığa, zinaya, harama daha doğrusu bütün kötülükleri karışan, yapan bir insan, ne kadar dış beden temizliği yaparak, abdest alarak temizlenebilir? Tanrı´ya yakınlaşabilir mi?

Bize göre hayır; bunları yapan bir kimse halkın ve Hakk´ın huzurunda temizlenmiş ve temiz sayılabilir mi?
Sayılmaz, ibadeti de kabul olabilir mi? Yaratan bilir ama ne Hakk´ın ne de halkın huzurunda kabul görmez ve geçerli olmaz kanısındayız..

Peki, Can, iç beden abdesti nasıl olacak, Hakk'ın evi olan, gönül Kâbe´sini, binasını nasıl temizlemeliyiz sadece ibadette, sadece Hakk´a yöneldiğimiz zaman mı yapmalıyız? Şimdi biraz da dilimiz döndüğünce, aklımız erdiğince, onun batini kısmını Tarikat abdestiyle birleştirerek açıklamaya çalışalım, anlatalım.

Her dinin amacı insanları kötülüklerden arındırıp, iyi ahlakla donatıp ahlaklı insan yapmaktır. Alevi inancında dört kapı, kırk makam vardır. Aleviler Kuran´ı zahiri olarak değil, batini kısmıyla ilgilenir.

İnancında da zahirilikten çok Bâtınilik vardır. Bilindiği gibi Kuran´ın bir muhkem, bir de müteşabih ayetleri vardır. İşte ayrılık bu müteşabih ayetlerin yorumlayarak, yaşamlarına uyarlamasında ortaya çıkar.

Hepinizin bildiği gibi dört kapı Şeriat, Tarikat; Marifet ve Hakikat kapılarıdır.
Bu kapılar Yunus suresinin 57 ayetinde belirtilmektedir.

“ Mealen Ey insanlar işte size rabbinizden bir öğüt (Şeriat), gönüller derdine bir şifa (Tarikat), inananlara bir kılavuz (Marifet) ve bir rahmet (Hakikat) geldi” denilmektedir.

Hünkâr Hacı Bektaş Veli de Makalat'da tarikattan bahseder. Tarikat İslam tasavvufunun pratik yönüdür, batini manada inancın dört kapı, kırk makam ile anlatılmasıdır.

İbadete giderken dış bedenin suyla temizlenerek abdest alınması şeriatta olmaktadır ve zahiridir.
Batini olarak iç bedenin, Can’ın; özün abdesti ise; hem normal yaşamda, hem de inançsal yaşamda, ibadette alınması gereken şu olmalıdır. Önce insanı sevmeli, düşmanı dahi olsa insanı sevmeli, hatta bütün yaratılanı, yaratılmıştan ötürü sevmeli, iyi ahlaklı olmalı, nefsini, gönlünü her türlü kötülükten arındırmalıdır.

Yani nefsinden, gönlünden kini, kibiri, haseti, adaveti, şehveti, gıybeti, riyayı, kıskançlıkları, buğzu, tamahı, yalanı daha doğrusu bütün kötülüklerden temizlemektir. Bütün bu tür kötülükleri, kalbimizden atarak saflaşarak temizlenmektir. Yani ruhsal bedenimizi arındırmaktır, alçakgönüllü, mütevazı olmak, Turab-toprak olmaktır.

Ruha aynı zamanda can denilir, ama canın içinde bir sır saklıdır ki ona da canan denir. Canan sadece sevgilini makamı değil kendisidir de, o halde canana ulaşmak için canı, dolayısıyla da ruhu da temizlemek yani demin saydığımız kötülüklerden temizleyerek abdestini aldırmamız gerekir.

 Kuran´ın Şems suresinin 9-10. ayetlerinde nefis ile ilgili olarak.”nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş onu kötülüklere gömen ise ziyan etmiştir”, yine Yusuf suresinin 53.ayetinde”Nefsimi ak-pak gösteremem. Çünkü nefis, Rabbimin merhamet ettiği durumlar hariç, olanca gücüyle kötülüğü emreder.” şeklindedir.

Alevi inancında tamda burada abdestin asıl önemli olan yanının nefsin temizliği, abdesti; nefsin emrettiği kötülüklerden uzak kalmak, nefsin isteklerini, arzularını yerine getirmeyerek, nefsin kötülük olan emirlerini yerine getirmeyerek, nefsi kötülüklerden temizleyerek, nefsin abdestini aldırmak olarak farklıdır, ayrıdır özgündür.

Hallac-ı Mansur göre ibadet, nefse karşı yürütülen mücadeledir. Tutkulardan, müsriflikten, kötülüklerden arındırmaktır.


Âşık Daimi de şunları söylüyor;

Daimi´yim benliğime kanardım

Ben beni görmezdim eli kınardım

Kişiyi kendime düşman sanardım

Nefsim bana düşman imiş bilmedim.

Yunus ise;

Adımız miskindir bizim

Düşmanımız kindir bizim

Biz kimseye kin tutmayız

Kamu âlem birdir bize

İbadet bir deyişle de edepli olmaktır.
Tarikat yoluna girerken kişi yaptığı her şey için tövbe eder, bundan dolayı da Hakk´a ikrar vermiş olur. Tarikat abdesti bir de dört canın bir araya gelip de hem Hakk´a hem de birbirlerine verdikleri, Musahiplik kavlindeki ikrardır. Tarikattaki temizlik, abdest iç temizliği, nefsi temizliktir, öze önem vermektir. Şeriattaki abdest bozulursa suyla yeniden temizlenerek düzeltilebilir ancak; tarikattaki abdest bozulursa bunu suyla temizleyemezsiniz.

Hünkâr Hacı Bektaş Veli Makalat'da”Eliniz ayağınız kirli idi yıkayıp temizlediniz. Yüreğinizdeki kini, kibiri, hasetliği, şehveti su ile nasıl temizleyeceksiniz.” Der.

Yine devamında; “Şu şişeyi görüyor musunuz? İnsan bir şişeye benzer; bu şişenin içi pislikle doluysa bunun ağzını kapatıp da çeşmenin altında yüzlerce kere yıkasanız da bu temiz olamaz, yapılacak iş nedir? Bunun kapağını açmak, pisliği dökmek, şişenin içini yıkadıktan sonra da dışını yıkamaktır.” der.

Önemli olan ruh ve ahlak temizliğidir. Gerçek abdest; yıkandım, temizlendim, doğruluğu nefsimde özümsedim, hırsı, kıskançlığı, yalanı, şerri, buğuz, şirkten, tamahtan arındım, kalbim sıhhati, bedenim rahatı buldu ve ruhum Hakka kavuştu demekdir.

Bundan da anlaşıldığı gibi tarikat abdesti ruh ve gönül temizliğidir.
 Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli bu konudaki önemli sözlerine de bakacak olursak;

Su hem arıdır, hem arıtıcıdır.
Su arifler makamıdır.
Arifler hem arıdır, hemde arıtıcıdır.
Temiz su her hangi bir kaba girerse, o kap suya döner, pisliği dışarıda bırakır.
Kendisini arıtamayanın, başkasını arıtamaz.
Şeriatta elbise ve ten kirlenirse su temizler.
Ariflerde su ile ten temizlenmez.
Çünkü yıkayıcı arınmayınca, yıkadığı da arınmaz temizlenmez.
Öyleyse arif olanın içinde şeytani fiiller olmamalıdır. Âdem pis olamaz, pis olanı da su temiz etmez. Asıl abdest, Alevilerin aldığı tarikat , yol abdesti (İkrar) dır.

Batini manada Can’ın Hakk´a olan muhabbeti, sevgisi arttı mı, hüzünde artar. Gözyaşıyla içimiz yıkar temizler. Hüzün bizi Hakk´a yaklaştırır. Nefsimizi, özümüzü bütün kötülüklerden temizleyerek, Hakk evi olan kalbimizi, gönlümüzü, temizleyerek onu orada mihman etmektir.

İşte abdestimiz alınmıştır derken şeriatta aldığımız abdesti değil, Hakk´a verdiğimiz ikrardan, Hak, Muhammed, Ali ve Ehli beyit ile on iki imam yoluna girip, onun yani tarikatın hem inançsal hem de normal yaşantımız da kurallarını uygulayacağımız konusunda kırklar meydanında verdiğimiz ikrardır, işte aldığımız abdestimiz budur.

İslam’da kişi kendinden sorumludur, kimse kimseden sorumlu değildir.
Alevi inancında musahipler birbirlerinden ve her şeyleri ile sorumludurlar.

Alevili inancında yunmak terime özellikle yola ikrar verme erkânında geçer
“İkrar yola girecek kişinin veya kişilerin cemde, Dede/Baba/Ana ve canlar huzurunda ede-be, erkâna ve yol kurallarına uyacaklarına söz vermeleri anlamındadır.

Gözcünün “Marifete Hü!” demesiyle birlikte; hizmet sahibi manevi anlamda ölmeden önce ölmeyi, kul hakkından yunup arınmayı, aklanıp paklanmayı simgeleyen temiz bir çarşafı ikiye katlanmış bir şekilde koltuğuna alarak meydana gelmesi dara durmasıyla başlar.

İşte ikrar ile başlayan yola girişti can bütün dünyevi isteklerinden dünyevi olan hislerinden yıkanmış ak ve pak olarak yola girer. Alevi Abdestti de budur.

Alevi erkânında ikrar veren bir isteklinin yâda görgü ceminden geçen bir canın tarikat erkânına girmeden önce Rehberi tarafından abdesti aldırılır ve ikrar töreni bu abdest aldırmadan önce başlatılmaz. Yani şeriat kapısında su ile alınan abdest sembolik olarak talibe manasında anlatılarak aldırılır.

Cemde 12 hizmetlerden, manevi temizliği temsilen bulunan Selman ve zahiri temizliği temsilen bulunan ibriktar hizmetiyle talibe abdest aldırılır.
Bektaşi yolunda da nasip alacak istekli canın Kurbanına da abdest aldırılır.

Kurbanın yüzü, ayakları dizlerine kadar, yıkanır ve kuyruğunun altı su serpilerek kuyruk ıslatılır ve temizlenir böylece meydana getirilip Gülbank okunarak tekbirledir ve tığlanır.

Talibe abdest aldıracak olan rehber İbrik ve leğeni eline alarak talibe abdest aldırmaya başlamadan önce ibriktar şu tercümanını okur.
BİSMİ ŞAH ALLAH ALLAH

Ben gulamı hanedanı Ehli Beytem,etmezem adülerden hayfu pak
Çün bu hizmetde bize ustazdır,kırklar içinde Selman ı pak
Ber cemali Muhammet Kemali İmam Hasan İmam Hüseyin Ali ra bülende selavat.
Her ikisi de birlikte Ehl-i beyte selavat getirirler.
Rehber istekliye “Ey talip şimdi niyet eyle deki- niyet eyledim her iki dünyanın isteklerinden arınmak, terki dünya edip Hakka yakınlaşmak için hakikat abdestini almaya.
Talip ellerini yıkarken, rehber öğütler – ey Talip bugüne kadar Hakkın yasaklarına uzanan ellerini bir daha yasaklara, haramlara ve kötülüklere uzatmamak üzere yıka.
Ağzını ve burnunu yıkarken -Ey Talip bu güne kadar söylediğin yalan, gov, gıybet var ise bir daha söylememek ve haram lokma yedinse bir daha yememek üzere ağzını yıka.
Yüzünü yıkarken – Ey Talip bu güne kadar yaptığın yüz kızartıcı suçların var ise terk edip her daim senin ve toplumun yüzünü ak edecek hizmetlerde bulunacağına dair ikrar ederek yüzünü yıka.
Kollarını yıkarken – Ey Talip bu güne kadar kol uzattığın bütün haram nesnelere bir daha uzanmamak üzere kollarını yıka.
Başını mesh ederken – Ey Talip Bu güne kadar her türlü kötü düşünce, fikir ve yaramaz düşünceleri aklından silerek ve bir daha kötüye dair düşünceleri terk ederek başını mesh eyle.
Ayaklarını yıkarken – Ey Talip bu güne kadar gittiğin yanlış yollara, harama bir daha gitmemek üzere ayaklarını yıka.
Talibin abdesti bittikten sonra Rehber Talibe şu nasihati yapar ve talibi erkâna götürür.
-Ey Talip Hakkın emri üzerine aldığın bu abdestin manası haramların cümlesini terk edip bundan sonraki hayatında sadece ve sadece helal işlerin peşinde olacağına, masivadan arınıp hakka hizmet edeceğine dair ikrar veriyorsun.
Bir ömür boyu abdestini bozacak kötülüklerden hep uzak dur. Bu abdesti Hakkın emri İmam Caferi Sadık'ın erkânı üzere aldın. Hak abdestin üzerinde bulunmayı bir ömür nasip eyleye der. Şeklindedir.

Yazan Zafer KÖKVER

Kaynaklar. İmam Cafer Buyruğu
                    Makalat.
                    Musahiplik ve İkrar Erkanı HB. Vakfı yayınları.